30 Ocak 2012 Pazartesi

yine hoş bir tarihi alıntı ..

Tarihin kabuğu kalkınca


(Veliaht Prens Rudolf ve Belçika Prensesi Stephanie'nin resmi nişan fotoğrafı, 1881.)

30 Ocak 1889’da Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun iki başkenti, Viyana ve Budapeşte korkunç bir haberle sarsıldı. Daha doğrusu sükunet ve yavaş bir zenginleşmenin yanı sıra, imparatorluk uluslarının gizli-açık kavgasını yaşayan bu dünyada sarsılacak olay ve haber aranıyor gibiydi. Viyana skandala doymuş bir başkentti; babasının uzun saltanatından bıkanların başında herhalde imparatorluğun veliahtı arşidük Rudolf geliyordu. Yaşı ilerliyordu, imparator Franz Joseph’in ise ona hiçbir yetki vermeye niyeti yoktu. Avusturya-Macaristan çifte monarşi modeli Çekleri, Hırvatları da ümitlendirmişti. Kim bilir, bu parçalar daha müstakil olursa onların başına da geçilebilirdi. Ama muhafazakâr imparator ve etrafının bu konularda da hiç taviz vermeye niyeti yoktu.

Rudolf, Viyana’daki skandalların merkezindeydi. Meşhur Hotel Sachar’daki dairelerde aristokratların hızlıları tarafından imparatorun ve muhafazakarların hiç hoşlanmadığı eğlenceler tertiplenirdi. Rudolf böyle bir içki aleminde kendinden geçmiş olmalı ki neredeyse anadan üryan, sadece kılıcını kuşanmış vaziyette sokağa fırlamıştı.

Belçika prensesi olan eşi Stephanie suskundu. Rudolf’un ise en son sevgilisi Marie Vetzera’ydı. 18 yaşındaki kızcağız Osmanlı İmparatorluğu’nun bankacılık hayatında da rol oynayan Baltazilerin soyundan gelen bir ailenin üyesiydi. Rudolf o gece Mayerling’deki av köşkünde güya ümitsiz aşkını noktaladı; önce kızı öldürdü, sonra da intihar etti. İmparator olayı gizlemek için kızı gizlice defnettirdi. Rudolf’a yapılacak cenaze törenini ise Vatikan devlet sekreteri olan Kardinal Mariana Rampolla-Del Tindaro intihar gerekçesiyle kilisenin kutsaması dışında tutmaya çalıştı. Franz Joseph güçlü kardinalin bu inatçı çıkışını önleyecek ve ilerideki papa seçimlerinde kardinaller meclisi onu seçmesne rağmen imparatorluk ve kutsal Macar krallığının verdiği veto hakkını kullanarak cezalandıracaktır.

Bizim gençliğimizde henüz ortaya çıkan ve sadece tarihçilerin bildiği dedikodular vardı. Bunlardan birisi Rudolf’un Macar milliyetçileriyle anlaşarak ayrı bir devlet kurma ve başına geçme teşebbüsüydü. İmparator göz yumamayacağı bu teşebbüsü intihar süsü verilmiş bir evlat katli ile cezalandırdı. Rudolf intihara zorlanmış olmalıydı ama insanlar mutsuz ve romantik bir aşk hikayesini tercih ettiler. Mayerling faciası çürüyen monarşinin içindeki en az günahkâr bir safiyet gibi anılmaya devam etti. Ta ki son imparatoriçe Zita 1980’lerde hiç de bunak biri olmadığı halde, Mayerling’in siyasi nitelikte bir olay olduğundan söz edene kadar...

İlber Ortaylı
(Milliyet, 29.01.2011)

2 yorum:

balböcükleri dedi ki...

tarihi olaylar hep ilgimi çekmiştir özellikle yaşanmışlıklar.

çocuk seven anne dedi ki...

ben bir tarih delisiyim biliyormusun :)) nerde tarih orda ben :))